19 Aralık 2013 Perşembe

Endülüs Emevi Sanatı



Endülüs Emevi Sanatı

İspanya daha önce 711 yılında Emeviler
döneminde Müslümanların eline geçmiş ve Kordoba merkez olmak üzere bir emirlik kurmuştur. 300 yıl İspanya'da egemenlikleri sürmüş buna bağlı olarak kendi kültür ve sanatlarını burada görkemli bir şekilde yaşatmışlardır. Endülüs'te dikkati çeken iki önemli yapı olan Kordoba Camisi ve Elhamra Sarayı'dır.



      Elhamra sarayı


Kordoba Camisi: (786): 1. Abdurrahman tarafından yaptırılmıştır. Caminin içi kırmızı tuğla ve beyaz taşın birlikte kullanılmasıyla göz alıcı bir manzara sergilemektedir. İlk kez bir camide at nalı biçiminde kemer kullanılmıştır.



     Kordoba camisi


Elhamra Sarayı:  İspanya'nın Granada kentinde 14. yüzyılda yapılmıştır. Sarayın yapımında malzeme olarak kireç, çakıllı kum ve kırmızı renkli bir kerpiç kullanılmıştır. Sarayın adı Elhamra, Arapça kırmızı anlamına gelmektedir.

                               

                                               
   Elhamra sarayı ahşap motifler


 Saray üç bölümden oluşur. Birinci bölüm, hükümdarın davalara baktığı ve halkı kabul ettiği Meşver bölümüdür. İkinci bölüm, taht salonu ile birlikte resmi kabuller için kullanılan divan bölümüdür. Üçüncü bölüm ise, tamamen kadınlara ait harem bölümüdür. Bahçesinde aslan heykelleri ile süslü Aslanlı Havuz çok ünlüdür. Gerek İslam sanatında gerekse dünya sanat tarihinin en güzel yapılarından biri olarak kabul edilir.

 Endülüs Emevi Devleti



Kara üzerinde kurulmuş Bağdat İmparatorluğu karşısında, bir deniz hakimiyeti kuran ve asıl gücünü bundan alan Endülüs Emevi Devleti, uzun bir süre Akdeniz İslam uygarlığının merkezi oldu.Bu devlet Bağdat’takine benzer bir biçimde örgütlenmişti.

Bir merkezden idare edilen bütün devletler gibi Endülüs devleti de illere (vilayet) ayrılmıştı ve illerin idaresi sivil otoritelere veriliyordu.Fakat savaş anında idareyi paşalar ele alırdı.Halifelik mali örgüt üzerine kurulmuştu ve ancak bu mali örgüt sayesinde yönetim ve askerlik masraflarını karşılamak, deniz ticaretinden büyük kazançlar sağlayan gemilere, yolları açık tutan kuvvetli bir filoyu ayakta tutmak mümkün oluyordu.


Endülüs Emevi devleti de Bağdat’ın Atlas Okyanusu kıyılarından Hindistan ve Çin sınırlarına kadar yayılan mübadele sistemini kabul etmiş ve yöntem İslam dünyasının ekonomik bakımdan parçalanmasını önlemişti.





İspanya, fethedildiği zaman Vizigot krallarının idaresinde ticari ve sınai bütün faaliyetlerini yitirmiş bulunuyordu.Sosyal kadroyu muhafaza eden Arap idaresi, İspanya’nın tarım ekonomisine yeni bir düzen verdi.Madencilik ve ziraat tekniği endüstrinin gelişmesini sağladı.


Her zaman bir ekonomik faaliyet getiren entellektüel kültür, belki hiçbir memlekette görünmeyen bir şekilde halka yöneldi.Bütün büyük şehirlerde üniversiteler açıldı, sanat eşsiz bir seviyeye ulaştı.


Müslümanlar İspanya’yı fethettikleri andan itibaren bir anlaşma ile halka bir din hürriyeti ve muhtariyet tanımışlardı.Halifeler bu anlaşmaya sonuna kadar sadık kaldılar.


Barış zamanına has sanatları geliştiren liberal Endülüs Emevi Devleti, bir asker devlet değildi.XI. yy.’dan itibaren Hıristiyan güçleri İspanya’nın kuzey bölgelerini tekrar ellerine geçirmeye başladılar.


XI. yüzyılda Arap imparatorluklarının yıkılmış olduğunu düşünülebilir; hakimiyetleri üç yüz yıl sürdü, fakat bu süre içinde, İspanya’dan Hindistan’a kadar kendine özgü bir uygarlığın kurulup yayılmasına yetti.Arap imparatorlukları, hakim oldukları bütün ülkelerde büyük bir din ve kültür mirası bıraktı; günümüzde hâlâ yaşayan bu miras Arap fetihlerinin en değerli sonuçlarıdır.


Araplar, Suriye ve İran’ı işgal ettikleri zaman, Yunan düşüncesi ve Hint bilgeliğinin buluşmasıyla zenginleşmiş ileri bir uygarlıkla ilişki kurdular.Bir yandan, Sanilerin yaydığı Yunan kültüründen yararlanırken, bir yandan da Hint uygarlığının ve felsefesinin elemanlarını İslam ilkeleriyle birleştirerek yepyeni bir karışım ve oluşum meydana getirdiler.


Araplar en iyi bilgilerini işte bu oluşumda elde etti ve sonra Batı’ya götürdü.Böylece, yeni düşüncelere açık olan Araplar büyük bir aydın Haraketi yaratıyorlardı.Medreseler kurdular.


Bu üniversitelerde, ortaçağ düşüncesinin ustaları olan filozoflar, bilim adamları yetişti.Araplar’ın tercih ettikleri alan daha çok şiir ve düşünce alanı oldu.XI. yüzyılda Muhammed İbni Musa‘nın yazdığı cebir kitabı Batı’da XVI. yüzyıla kadar kullanıldı.Muhammed Musa, geometri cebir uygulaması yapan ilk matematikçidir.


Bir başka Arap bilgini Batlamyus‘u (Ptolemaios) yorumladı ve küre trigonometrisini geliştirdi.Astronometride de çok büyük ilerlemeler oldu.XI. yüzyılda astronom El Birûnî , Mısırlı İbni Yunus sarkacı keşfetti.


Araplar, uygarlıklarının büyüklüğüne birer belge olarak imparatorluğun her yanında yapılmış, cami ve saraylar gibi dolaysız ve yaşayan eserler bıraktı.




                               Endülüs emevi devleti tıp ve ilim hakkında bir video
                                                   Sunum : Oktay İlgin                                            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder